İlk iş günün. Büyük heyecanla şirkete giriyorsun, kahveni alıp bilgisayarının başına geçiyorsun. Çevrendeki herkes havalı bir şekilde klavyeye abanıyor, terminal ekranında ışık hızında kodlar akıyor. Sen ise “Şimdi bana ne verecekler?” diye bekliyorsun. Çok geçmeden yanına bir senior abi geliyor, sırtına dostça bir dokunuş yapıyor ve umut dolu sözler dökülüyor ağzından:
• “Her şeyi sorabilirsin kardeşim, biz ekip olarak buradayız.”
İçin rahatlıyor. Burası güzel bir yer olacak, bunu hissediyorsun. Ama bu sahte bir bahar havası, çünkü birkaç saat sonra gerçek junior hayatı başlıyor.
Bir dokümantasyon linki önüne atılıyor:
• “Önce şunu oku, bir anlamaya çalış.”
Tamam, sıkıntı yok, okuyorsun. Ama hiçbir şey anlamıyorsun. O yüzden az önce “Her şeyi sorabilirsin” diyen senior abiye gidiyorsun. Ancak bu sefer ses tonu değişmiş:
• “Bunu araştırıp gel.”
Biraz garip hissediyorsun ama “Tamamdır, araştırayım” diyorsun. Stack Overflow’da gezinmeye, makaleleri okumaya, videoları izlemeye başlıyorsun. 2 saat sonra bir şeyler öğrenmiş gibi hissedip tekrar soruyorsun. Ama bu sefer alaycı bir gülümsemeyle karşılaşıyorsun:
• “Yanlış anlamışsın, öyle değil.”
İşte o an anlıyorsun ki bu sektörde bir başınasın.
Kod Yazıyorsun Ama Beğenmiyorlar
Bir şekilde öğrendiğin kadarıyla kod yazıyorsun. PR’ını (Pull Request) açıyorsun, kodunun incelenmesini bekliyorsun. Sonunda yorumlar geliyor ve ilk defa kodunun gerçekten incelendiğini görüyorsun. Ama…
• “Kod standartlarına uymamışsın.”
• “Bu değişken ismi çok anlamsız.”
• “Daha önce bu fonksiyonun var olduğunu biliyor muydun?”
• “Kod tekrarına düşmüşsün, optimize etmelisin.”
Tamam, sorun yok, düzeltiyorsun. Yeniden PR açıyorsun ve kendinden emin bir şekilde bekliyorsun. Ama sonra bombayı patlatıyorlar:
• “Bu kodu baştan yazmak lazım.”
Yani… Baştan.
Tam her şeyi düzelttin, prensesi kurtardın sanıyorsun ama prenses başka bir kalede çıkıyor.
Mesai Saati 18:00 Ama Sen 22:00’desin
Bütün bu süreçlerin ardından saat 18:00 oluyor ve çıkma vaktin geliyor. Ama işte o anda birileri lafa giriyor:
• “Abi şu feature’ı yetiştireceğiz, biraz daha kalabilir misin?”
İçinden “Benim mesai bitmedi mi?” diye geçiriyorsun ama dışarıdan “Tabii abi, sıkıntı yok.” diyorsun. Çünkü junior’sın ve gelişmek için fedakarlık yapman gerektiğini düşünüyorlar.
Ama işin ilginç tarafı, senior’lar evine gidiyor.
Saat 20:00 oluyor, sen hala aynı hatayı çözmeye çalışıyorsun. Saat 22:00 oluyor, ekranın karşısında çökmüşsün. Ve işin en acı tarafı, bu mesai için ekstra bir ödeme almayacağını biliyorsun.
“Öğreniyorsun işte, senin için iyi” diye avutuyorlar seni. Ama sen de biliyorsun ki öğrenmek başka, bedavaya çalıştırılmak başka.
İkili Standartların Kollarında Junior Olmak
Senior biri hata yaparsa kimse umursamaz.
• “Olur öyle şeyler, hata yapmadan öğrenemezsin.”
Ama aynı hatayı sen yaparsan kıyamet kopar.
• “Bu seviyede böyle hatalar yapmaman lazım.”
Senior biri Stack Overflow’dan kopyala-yapıştır yaparsa sorun yoktur.
• “Zaman kazandı işte, sonuçta önemli olan çözüm üretmek.”
Ama sen yaparsan:
• “Kod kültürünü oturtamamışsın, önce temeli öğren.”
Bunlar hep olur. Çünkü junior olarak her zaman en alttasındır.
Geriye Ne Kaldı?
Günün sonunda kafanı koyduğunda “Acaba yazılım sektörü bana göre mi?” diye düşünmeye başlıyorsun. Hata yaptığında fırça yiyorsun, doğru yaptığında takdir bekliyorsun ama kimse umursamıyor. Sürekli “Birkaç sene sık dişini, sonra rahat edersin” diyorlar.
Ama unutma, bu işin sonunda gerçekten rahat eden çok az kişi var. Çünkü bazıları gerçekten bir noktaya gelene kadar köle gibi çalışıyor, bazıları da belli bir noktada kendi yolunu çizmeyi öğreniyor.
Junior Mario’nun Oyunu Değiştirme Zamanı
Mario sürekli aynı döngüde kalırsa, sonsuza kadar prensesin peşinden koşar. Ama bir noktada fark eder ki bu döngüden çıkmanın tek yolu, kendi yolunu çizmektir.
Sen de sektörde ezilmek istemiyorsan şunları düşünmelisin:
• Gerçekten sana değer veren bir şirkette misin?
• Maaşın ve çalışma saatlerin hakkını veriyor mu?
• Zamanını sadece birilerinin isteklerini karşılamak için mi harcıyorsun, yoksa kendine de yatırım yapıyor musun?
Çünkü işin sonunda ya mecburen oyunun kurallarına uyup ezilmeye devam edeceksin ya da oyunu bırakıp kendi dünyanı yaratacaksın.
Mario’nun prensesi kurtarmak için sürekli yeni bir kaleye koşması gibi, sen de bir süre yeni işlere atlayıp “belki burada daha iyi olur” diye düşünebilirsin. Ama gerçek şu ki, oyunun kurallarını değiştirmediğin sürece hep aynı döngü içinde kalırsın.
Bir gün uyanıp fark ettiğinde, belki kendi projeni yapacak, belki freelance çalışacak, belki de bambaşka bir şirkette bambaşka bir ortamda huzurlu bir şekilde kod yazacaksın.
Çünkü unutma, junior Mario bir gün Bowser’ı yenebilir hatta prensesle mutlu hayat yaşayabilir.