Rock, Dostluk ve Anı Yaşamak
Beyaz ya da siyah değil, grinin tüm tonlarıyla var olmayı seçen birinin yaşam yolculuğu.
Emre'nin hayatı, baştan sona kadar zorluklarla dolu bir hikaye. Ama o, bu zorlukları sadece aşmakla kalmayıp, her birini kendi yolunda birer öğretmen gibi kabul etmiş. Şu anki Emre'yi bu hale getiren şey, tam olarak hayatın ona sürekli ders vermesi ve o dersleri almakta hiç çekinmemesi olmuş. Ama şu bir gerçek: Emre hiçbir zaman siyah ya da beyaz görmedi. O, hayatı her zaman grinin en koyu tonlarıyla gördü. Çünkü ona göre hiçbir şey sadece iyi ya da kötü değil. Bir bakış açısı, bir düşünce her şeyin rengini değiştirebilir. Bu yüzden de her anı yaşadığı şekilde kabul ediyor, çünkü zaman geçtikçe ne kadar her şeyin değişebileceğini biliyor.
Bunu da felsefi bir bakış açısıyla yapıyor: "Anı yaşa, anda kal." Geleceği çok fazla dert etmiyor, geçmişi de öyle… O anın içinde kayboluyor, ona odaklanıyor. Bunu yaparken de bazen insanın hiç de sıkılmadığı bir yaşam felsefesi ortaya çıkıyor. Ama burada bir şey var ki, Emre'nin hayatındaki en önemli şey, kesinlikle para değil. Paranın gelip geçici olduğunun farkında ve yorgunluğun da bir şekilde geçeceğini biliyor. Ama dostlar? Onlar, ona göre hayatın gerçek zenginliği. Dostlarına her zaman zaman ayırıyor, çünkü onlar hayatının temel taşları.
Genç yaşta, tam 15 yaşındayken, ailesi Çanakkale'de bir çiftlik kurmaya karar verince Emre'nin hayatında çok büyük bir değişim olmuş. O dönem, sabahın altısında kalkıp, köpeği Şanslı ile inekleri, koyunları güttüğü, dağlar ve vadiler arasında yürüdüğü zamanlar, onun ruhunu şekillendiren anılara dönüşmüş. Emre, o zamanlardan sonra bir şekilde doğal hayatla özdeşleşmiş; doğanın ona sunduğu her anı içselleştirmiş. Bu yüzden bugün hala bir yanda rock müzik dinlerken, diğer yanda soğuk havalarda kaybolmuş bir şekilde yürüyüş yapmaya bayılıyor.
Ama Emre’nin en büyük başarılarından biri, sanırım dostlarının varlığı. O, başarıyı hep insanlar arasında, insan ilişkilerinde aramış. Son iki-üç yıl içinde yanındaki dostlar, onu gerçekten anlamış ve her koşulda yanındalar. Bu dostlar ona, en büyük ödül gibi geliyor. Çünkü Emre’nin düşündüğü gibi, zamanla geçer, zorluklar da bir şekilde geçer. Ama bir insanın yanında kalacak dostlar bulmak, hele de hayatını anlamanızı sağlayacak insanlar… İşte o gerçek başarı.
Emre’nin ne yapmak istediği ise çok basit: "Her ne yapıyorsam onu yapmaya devam etmek." Bu hayatın ona sunduğu en büyük hediye; kendini bulabilmiş ve ne istediğini netleştirebilmiş. Onun için hiçbir şey sabit değil. Günü ne getirirse o… Hayatına katılacak yeni insanları, yaşayacağı yeni deneyimleri heyecanla bekliyor. Ama şu da bir gerçek: O, hiçbir zaman küçük şeylere takılmıyor. Parayı çok dert etmiyor, bir gün gelir kazanır, bir gün gelir kaybeder, ama dostları ve dostlarıyla geçirdiği her an, her zaman ona yeter.
Emre, ilginç bir şekilde film veya müzik gibi konularda oldukça seçici ama aynı zamanda oldukça değişken. Her zaman birinciyi seçmekte zorlanıyor çünkü o kadar çok sevdiği şey var ki, her yeni gördüğü ya da okuduğu şeyde başka bir güzellik keşfediyor. Ama bir şey var: Drama ve aksiyon karışımı olan şeylere takıntılı. Matrix, Fight Club, Bullet Train, Pulp Fiction gibi filmleri her zaman bir kenara koyup, tekrar izleyebileceği şeyler arasında tutuyor. Kitap konusunda da oldukça derin: Felsefe, tarih, toplum üzerine düşünceleri çok geniş ve her kitap ona başka bir bakış açısı sunuyor.
Bunu da, sürekli yeni şeyler öğrenmeye ve kendini geliştirmeye olan aşkıyla pekiştiriyor. HEMA (Historical European Martial Arts) ve Buhurt sporlarıyla uğraşıyor, kılıçları ve tarihsel dövüş tekniklerini öğreniyor. Onun için bir şey yapmak, disiplinli olmak ve doğruyu öğrenmek kadar eğlenceli bir şey yok.
Ama belki de Emre'nin en ilginç yönlerinden biri, insanlara yardım etme isteği. Her zaman bilgi paylaşmaktan, insanların gelişmesine yardımcı olmaktan mutluluk duyuyor. Sokratik yöntemle insanlara bilgi verirken, onlara cevabı buldurmaya çalışıyor. Bu, onun hayata bakışını en iyi anlatan şeylerden biri. Kendi başına büyük bir yolculuğa çıkmış ama başkalarına yol gösterirken daha da büyümüş.
Geçmişini ve yaşadıklarını anlamış, o kadar çok şeyi deneyimlemiş bir insan için geleceği düşündüğünde tek isteği özgürlük. Kendisinin yapmak istemediği hiçbir şeyi yapmama özgürlüğü. Emre, hayatına her şeyin yolunda gitmesini istiyor ama ona göre her şeyin yolunda gitmesi, hep doğruya giden bir yolda olmak anlamına gelmiyor. Bazen yanlış yapmak, bazen kaybolmak, insanı aslında daha çok doğruya götürüyor